Sayfalar

17 Ocak 2015 Cumartesi

kısa hikaye 4

bağcılar belediyesinin düzenlediği alişan konserinin bitmesi ile sokaklar dolmuş taşmış, seyyar satıcılara yol boyunca yanyana dizilmiş ucuz yiyecek satanlara börekçisinden kebapçısına gün doğmuştur... istanbulun en kalabalık ancak en eğitimsiz bölgesinde böylesi manzaralara rastlamak mümkündür! Ama yok, hikayede geçen kahramanların ne bağcılarda nede alişanla uzaktan yakından ilişkileri ticaretleri yok... hadise istanbul il sınırları ile kocaeli sınırları arasında gerçekleşmektedir.

sinirli oldukları intikam peşinde koştukları her hallerinden belli olan, kılıksız iri yarı 4 mafyatik tip dere yatağında elleri arkadan bağlanmış diz çöktürülmüş 20 yaşlarında genç kızın başında durmaktadırlar. duruşundan anlaşıldığı üzere grubun sorumlusunun cep telefonu çalar, telefonun diğer tarafında direktifler veren kişinin son sözü bitirin...

ismi meçhul, belindeki silahı çıkarır kıza birkaç söz ettikten sonra silahına mermiyi sürer ve kendi kafasına dayayıp tetiği çeker...

kısa hikaye 3

her sanatsal hikayenin başladığı noktalardan birindeyiz taksimdeyiz belkide cihangirde, kafelerde sanat tarihini konuşan sanatın köylüyü ne kadar ilgilendirdiğini köyde davar güden çobana nedenli ulaşabildiklerini tartışan hödükler... yeni moda uzun sakallarının arkasına ilginç pantolonlarının içine sıkışmış elitist tipler...

dünyanın kendi yörüngesinden çok kendi çekim güçleri yüzünden etraflarında dolaştığını çevrelerine belli etmeye. insanları ikna etmeye çalışan tipler... aslına bakarsanız onların böyle sorunları asla olmaz...

her yanları ile toplumdan kopmuş toplum ve halk savunucuları? her yanları ile yıllarca mapusta yatmış halkı aydınlatacağız halkı bilinçlendireceğiz sömürüyü ihaneti hırsızlığı yok edeceğiz kavgalarını vermiş aydınların duruşları vardır... sanki duble yol yapmışlar yada metro yada 3. köprü... her konuda onlar daha iyidirler...

 ---------- herhangi bir eziklik yok şuanda konuya ısınıyoruz! ----

köyde davar güden adamın ihtiyaçlarını burada toplaşmış kitlenin ihtiyaçlarına vurduğumuzda ortaya çıkan formülü yazmak gerektiğinde; sonuç

her zaman aynıdır, köyünde davar güden çobanla cihangirde tüm ilerici halleri ile yaşayan giden muhteremlerin ihtiyaçları aynıdır!!! Ne klasik müzik ne sanat kavramları ne küresel ekonomik çalkantılar ne evrensel demokrasi... ihtiyaçların birleştiği öyle bir nokta vardır ki konuda geçenleri o anda yanyana koysanız tüm insani duruşları aynıdır. belki küçük farklar olabilir nihayetinde sorunda çözümde birdir.

tuvalet! sıçma ihtiyacı! dünya geneli günde 1 kere sıçar... sıçma durumu kişiden kişiye değişir, çok yiyen sık yiyen birisinin daha fazla sıçması muhtemeldir! yaşayan organizmalar harcadıklarını dışarıya atmalıdırlar içlerini boşaltmalıdırlar. en basit enerji üretim mekanik termodinamik kanunlarında anlatılmıştır. hatta zorlarsak basit ilk okul 1. sınıf fizik konusu bile olabilir. yer çekimi!

kimi alafranga tuvalete sıçarken kimi ağacın altına sıçar! biri 3 katlı tuvalet kağıdı ile götünü silerken diğeri taş kullanır!

kısa hikaye 2

seslerin sessizliğe gömüldüğü duyguların hislerin anıların köreldiği insan kalbinin normal atış hızından 2 kat daha attığı durumlar vardır hayatlarımızda... bu bazen size doğru hızla yaklaşan saldırıya geçmiş bir köpek, insan korktuğunda yada irkildiğinde olur...  gece karanlığında boş bir sokakta yürüyen genç bayanın takip edildiğini her an tacize yada tecavüze uğrayıp öldürüldüğünü düşünmeye başladığı andır...  yada oldukça güzel bir kızın yanınıza yaklaşıp size gülerek birşeyler sorduğunda atmasıdır... Kalbin.hamam böceklerinin kalbi yoktur; onun üzerine kapanan bir bardak... 

hemen hergün bizim, tanıdıklarımızın başına bu yada buna benzer olaylar gelmektedir. kimilerimiz köpeklerin saldırısına uğrarken kimilerimiz tecavüze uğrar kimi hamam böceklerinin üzerine ise kağıttan bardaklar kapanır; nefessiz kalırız korkarız. Halbuki yapacağımız o kadar çok iş vardır ki...

onun başına bunların hiçbiri gelmedi ne köpek ne tecavüz nede güzel bir kızın ona merhaba demesi, kalbi hızla atıyordu gözleri görmüyor kulakları duymuyordu akşam ne yediğinin önemi olmadığı gibi akşama ne yiyeceğinin artık hiçbir önemi de yoktu.

üniversite sınavına girmiş istediği okulun istediği bölümünü kazan....

ucuda sonuda açık hikaye.

... sonrasını doldurmamız gerekirse, bize bunu yapmamız söylenirse hikayenin gerisine ne yazarız? anlık ruhsal durumumuz genel ruhsal durumumuz sorunun cevabını otomatik olarak verecektir.