her sanatsal hikayenin başladığı noktalardan birindeyiz taksimdeyiz belkide cihangirde, kafelerde sanat tarihini konuşan sanatın köylüyü ne kadar ilgilendirdiğini köyde davar güden çobana nedenli ulaşabildiklerini tartışan hödükler... yeni moda uzun sakallarının arkasına ilginç pantolonlarının içine sıkışmış elitist tipler...
dünyanın kendi yörüngesinden çok kendi çekim güçleri yüzünden etraflarında dolaştığını çevrelerine belli etmeye. insanları ikna etmeye çalışan tipler... aslına bakarsanız onların böyle sorunları asla olmaz...
her yanları ile toplumdan kopmuş toplum ve halk savunucuları? her yanları ile yıllarca mapusta yatmış halkı aydınlatacağız halkı bilinçlendireceğiz sömürüyü ihaneti hırsızlığı yok edeceğiz kavgalarını vermiş aydınların duruşları vardır... sanki duble yol yapmışlar yada metro yada 3. köprü... her konuda onlar daha iyidirler...
---------- herhangi bir eziklik yok şuanda konuya ısınıyoruz! ----
köyde davar güden adamın ihtiyaçlarını burada toplaşmış kitlenin ihtiyaçlarına vurduğumuzda ortaya çıkan formülü yazmak gerektiğinde; sonuç
her zaman aynıdır, köyünde davar güden çobanla cihangirde tüm ilerici halleri ile yaşayan giden muhteremlerin ihtiyaçları aynıdır!!! Ne klasik müzik ne sanat kavramları ne küresel ekonomik çalkantılar ne evrensel demokrasi... ihtiyaçların birleştiği öyle bir nokta vardır ki konuda geçenleri o anda yanyana koysanız tüm insani duruşları aynıdır. belki küçük farklar olabilir nihayetinde sorunda çözümde birdir.
tuvalet! sıçma ihtiyacı! dünya geneli günde 1 kere sıçar... sıçma durumu kişiden kişiye değişir, çok yiyen sık yiyen birisinin daha fazla sıçması muhtemeldir! yaşayan organizmalar harcadıklarını dışarıya atmalıdırlar içlerini boşaltmalıdırlar. en basit enerji üretim mekanik termodinamik kanunlarında anlatılmıştır. hatta zorlarsak basit ilk okul 1. sınıf fizik konusu bile olabilir. yer çekimi!
kimi alafranga tuvalete sıçarken kimi ağacın altına sıçar! biri 3 katlı tuvalet kağıdı ile götünü silerken diğeri taş kullanır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder